1 Ağustos 2013 Perşembe

 Bir hevesle,acemice açtığım´´,aman bende eksik kalmayayım,herkezin bir blogu var benimde ola ´´diye arada karaladığım alışveriş ve indirimlere dayalı yayınlardan oluşan bir blogtu burası...
  Ama yaş 35 e 1 kala 34 olunca,insanda bir olgunlaşma,bir farklılaşma,boyut değiştirme hali vuku buluyor..Gerçekten sihirli bir sayı bu insan oğlunun yaşarken ulaştığı..Sıçrama noktası gibi birşey,karakteri ve olaylara bakış açısını etkileyen...Ben şu son bir senedir kendimdeki,ruhumdaki değişmelere ayak uyduramıyorum...Her şey daha bir net görünüyor,sanki yapmakta olduğum puzzle daki,elimde kalan parçaların yerini bulmuş gibiyim...
  Eskiden önemsemediğim üstünde durmadığim şeylere daha bir önem verir,önem veripde kendimi yıprattığım şeylerinde ne kadar boş olduğunu görmekteyim  artık..Bu ayrımların farkına varmalarım,ruh haliyetimde ciddi şoklarda yaratmadı da değil.Sanki 3.bir göz açıldı benliğimde,aslında var olan ama benim kullanmayı unuttuğum...
    İşte kısaca bu anlatmaya çalıştıklarımdan dolayıdır ki,bu alışveriş işleri benim için artık lüzumsuz,angarya işler olmaya başladı...Her şey gençlikte güzel der canım annem,gerçekten de öyle,alışveriş de gençlikte güzel...Alışveriş tek başına yapılınca güzel,bebesiz!!!Kahve molası verdiğinde keyifli muhabbetlere dalabileceğin can bir arkadaşla güzel....DİP NOT!(:Bu hafta sonu Marmara Park Avmdeki Esse ye özel,sadece hafta sonunda geçerli %50+%50 indirim olucak.!!!Seramik tencere tava istiyenler kaçırmasın.Evvelki hafta seramik 2 tencere bir tava dan oluşan kendi yaptığım bir seti, çok komik bir fiyata Beylikdüzü Migros Esseden aldım,çoook da memnunum...hadi bakın yine bir indirim haberi yumurtladım size!:)))
   O yüzden artık burda çok fazla indirim,alışveriş haberleri pek olamayacak maalesef...Artık burası,tam anlamıyla ´´BÜŞ´ün  DÜNYAsını anlatacak...Gizliden gizliden,afişe etmeden orda burda,canı sıkılıpda karıştıran görüpde okuycak bu satırları...
 

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI

    

Hiç yorum yok: